
Haruki Murakami kitaplarının garip bir cazibesi var bana göre. Ne kadar duru ve süssüz olursa o kadar içine çekiyor okuyucusunu. "Zemberekkuşu'nun Güncesi" benim için "İş bitse de kaldığım yerden devam etsem" dediğim, sayfalarını çevirmeyi merakla beklediğim bir kitap oldu.
İlk olarak beni etkileyen kitabın adı oldu diyebilirim. Zembereği çevrilen ve her sabah üşenmeyen işini yapmaya koyulan bu kuş bile Murakami'nin hayal dünyasının renkleri hakkında bilgi veriyor bize.

"Bugüne kadar gerçekten de istediğim hiçbir şeye sahip olamadım. Tek bir kez bile anlıyor musun? Olanaksızmış gibi görünüyor değil mi? Eminim ki kimsenin başına gelmemiştir bu; kimse anlayamaz, sen bile! Bak, insan istediğini hiçbir zaman elde edememeye alışınca, sonunda gerçekten neyi istediğini bilmez oluyor."
Ona bu süreçte yardımcı olan da pek çok ilginç karakter var ama benim favorim, savaş anılarını soluksuz okuduğum Teğmen Mamiya oldu. Japon tarihini sıkmadan okuyucusuna çok güzel anlatmayı hatta kimi yerde yaşatmayı başarıyor yazarımız. Ve her cümlesinin bin bir anlam sakladığı tatlı May Kasahara tabii :)
Pek ısınamadığım karakterler de oldu bittabi. Mesela Tarçın ve Muskat yani nam-ı diğer Malta Kano maceralarından çok da keyif almadım.
"Nefret, uzun kara bir gölgedir. Çok zaman nefret eden kişi bile nereden geldiğini bilemez. İki yanı keskin bir kılıca benzer. Karşınızdakine şiddetli indirirseniz kendinizi kesersiniz. Bu da ölümcül olabilir. Ama ondan kurtulmak kolay değildir.
Kitap sonrasındaki araştırmalarımda da hikayede sıklıkla geçen "kuyu" kavramının Japon kültüründe çok önemli bir yeri olduğunu öğrendim. Bu nedenle Okada ve kuyu ikilisi, sonrasında kafamda çok daha yerini buldu.

Siz bu muhteşem yazarla henüz tanışmadıysanız bence bu harika bir fırsat olabilir. Şimdiden keyifli okumalar!
"Zemberekkuşu'nun Güncesi"
Orijinal Adı: Necimaki-dori Kuronikuru
Yazar: Haruki Murakami
Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Nihal Önol
2015 Doğan Kitap, 744 sayfa
Murakami kitaplarını okumayı seviyorum ama hiçbir şey anlamıyorum. Bir de Paul Aster var böyle. Bayılıyorum kitaplarını okumaya ama hiçbirisini hatırlamıyorum. Çok ilginç .
YanıtlaSilMerak ettim bj kitabını :)
Okumadığım daha bir sürü kitabı var, o yüzden diğerlerini bilemiyorum ama bu, bana göre akıcı bir kitaptı. Adı bile hemen ilgimi çekti, başladığım gibi de bitirdim :)
SilForever Murakami:) Çok severim çok.
YanıtlaSilBen de diğer kitapları için meraktayım :p
SilMerak ettiğim kitaplarından biri.
YanıtlaSilŞiddetle tavsiye ederim.
SilSenin yorumlarını okumayı da çok isterim
Geçen sene veya öncekinde After Dark ve Dance Dance Dance kitaplarını yazmıştım. Fakat sildim. Okumadıysanız eğer hemen paylaşayım: ikinci olan kitap favorilerimden biri oldu. Müzikli. Esrarengiz. Sürükleyici. Şaşırtıcı. Türkçe'ye henüz çevrilmedi. Büyük kayıp bence. // After Dark o zaman çevrilmemişti fakat bu sene çevrildi. O da oldukça melankolik ve buğulu gelmişti. Sahilde Kafka'yla birlikte en sevdiğim kitapları üçü :)
SilÇok ilginç hala çevrilmemesi, bu kadar takipçisi varken.
SilBu kitabın bu kadar kalın olduğunu bilmiyordum ama dediğin gibi yazılmışsa kısa sürede okunacaktır. Yazarın sadece İmkansızın Şarkısı kitabını okudum, o da yıllar önceydi. Elimde Kadınsız Erkekler var. Onu okuduktan sonra bu kitaba bir şan verebilirim. Yorum için teşekkürler :-)
YanıtlaSil"İmkansızın Şarkısı"nı ben de duydum. Ya ona ya da 1Q84'e başlamayı düşünüyorum.
SilKadınsız Erkekler'i duymmıştım, yorumunu okuduktan sonra listeme ekleyebilirim.
Ne demek, ben teşekkür ederim yorumun için
Hiç okumadığım bir yazar. neden bilmem şimdilik edinmedim kitabını..
YanıtlaSilMutlaka bir göz atmanı tavsiye ederim. Zaten hemen anlarsın sevip sevmeyeceğini...
SilKuyuyu merak ettim... tembel olduğum için de gidip araştırmıyorum. Sibelynka yazar diye beklemeyi düşünüyorum :))
YanıtlaSil(Ahlat Ağacı’da bahsedilen mi?)
Her ikisinde de "kuyu" aslında benzer anlamlarda kullanılmış - ya da ben öyle algıladım.B Bu bir tesadüf olmasa gerek.
SilBen araştırayım sonra yazayım ;))))))